5 Temmuz 2015 Pazar günü yapılan referandum sonrasında Yunan halkı, kemer sıkma politikalarına “Hayır” dedi. Hayır oylarının %38,7’ye karşılık %61,3 ile kazanması, Evet oylarının az bir farkla kazanacağını düşünen piyasa aktörlerini az da olsa şaşırttı.[1] Kimilerine göre Yunanistan’ın Avrupa Birliği (AB)’nden, kimilerine göre ise AB’den olmasa da Euro Bölgesi’nden çıkmak istediği anlamına gelen referandum, Yunanistan’ın ve AB’nin geleceği konusunda önemli bir yere sahip.
Referandumda ne reddedildi ? Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından Yunanistan Hükümeti’ne 25 Haziran 2015’te sunulan Anlaşma Plânı, Yunanistan’ın devlet harcamalarını kısarak, devlet gelirlerini arttırmayı hedeflemekteydi. Bu kemer sıkmaya karşılık Yunanistan, Kasım ayına kadar AB’den 12 milyar euroluk, IMF’den ise 3,5 milyar euroluk yardım alacaktı. Kemer sıkma politikasının içerisinde iş reformu, vergi kaçakçılığı ile savaş, KDV’nin -belirli ürünler için- arttırılması, askeri harcamaların azaltılması (ki Yunanistan’ın askeri harcamalarının, Gayrisafî Yurtiçi Hasıla ile oranlandığında, AB’deki en büyük miktardaki harcamalardan olduğu söylenmekte), emeklilik yaşının 62’den 67’ye çıkartılması gibi öneriler yer almaktaydı.[2]
Referandumun sonuçları çeşitli şekillerde yorumlanmakta. Politik anlamda kesin olarak belirtilen şey ise Başbakan Alexis Tsipras’ın elinin güçlendiği ve daha popüler bir lider haline geldiği. Tsipras, referandumun hemen sonrasında yaptığı konuşmasında “kimilerinin, hükümetinin dileğini duymazdan gelebileceğini, ancak kimsenin, saygınlık içerisinde yaşamayı arzulayan bir halkın dileğini duymazdan gelemeyeceğini”[3] söyleyerek, referandumu bir demokratik zafer olarak göstermiştir. Referandumun politik sonuçlarını değerlendiren başka bir yazar, çıkan sonucu kutlayan kişilere dikkat çekerek (Fransa’da Marine Le Pen ve Jean- Luc Mélenchon, İtalya’da Beppe Grillo ve Matteo Salvini), bu kişiler arasındaki ortak yanların AB düşmanlığı ve zenofobi (yabancı düşmanlığı) olduğunu belirtmiştir.[4] Bu nedenle de söz konusu yazar, referandumun, AB’nin birlikteliği açısından olumsuz bir atmosfer yarattığını düşünmektedir.
Ekonomik açıdan bakıldığında ise; dolar- euro paritesinde euronun az da olsa değer kaybettiği görülmekte ve Yunanistan’ın borç sorunu çözülmeden piyasalarda bir durgunluk yaşanacağı düşünülmekte. Öte yandan, referandumun sonucunun Evet veya Hayır olması, kimi ekonomistlere göre pek de bir şey ifade etmemekte. Tyler Cowen, referandumdan çok, referandum sonrasında yapılacak -veya yapılamayacak- bir anlaşmanın öneminin daha fazla olduğuna dikkat çekmekte. [5]
Referandum ile ilgili eleştiriler de mevcut. Bunlardan birincisi (ve önemsiz olanı), oy pusulalarında “Hayır” kutucuğunun “Evet” kutucuğunun önüne konmuş olması. Bu nedenle, en azından kararsız olan insanların, Hayır’a oy vermesinin sağlandığı söylenmekte.[6] İkinci ve daha önemli olan bir eleştiri konusu ise, Yunanistan’da gerçekleştirilen referandumun sorusunun halk nezdinde anlaşılamayacak kadar karmaşık (ve teknik) olması. Aynı zamanda, söz konusu Anlaşma Plânı’nın AB tarafından zaten geri çekildiği, yani referandumun belki de var olmayacak bir Plân için boşu boşuna yapıldığı da yapılan eleştiriler arasında.[7]
Yunanistan’dan çıkan “Hayır” sonucuna yönelik olumsuz eleştirilere, “21. Yüzyılda Kapitalizm” adlı ses getiren yapıtın sahibi Thomas Piketty ise, “adil olmayan bir eleştiri” olarak değerlendirmekte. Yunanistan’ın şimdiki durumunu Almanya’nın altmış yıl önceki hâli ile kıyaslayan Piketty, “Almanya’nın da hiçbir zaman –ne Birinci, ne de İkinci Dünya Savaşı sonrasında- dış borçlarını ödemediğini” belirtmekte ve “bu konuda diğer devletlere ders verecek devletin Almanya olmadığını” da eklemekte. Aynı zamanda, Alman mucizesini sağlayan en önemli katkılardan birinin “dış borçların affedilmesi olduğunu” belirten Piketty, Avrupa’daki, özellikle de Almanya’daki muhafazakâr kesimin, Yunanistan’daki sonucu aşırı eleştirmesiyle “Avrupa Birliği ruhuna zarar verdiğini” söylemekte.[8]
Genel hatlarıyla bakıldığında, onaylamak istemediği ve belki de Komisyon tarafından zaten geri çekilecek bir Anlaşma Plânı’nı halka sunup istediği yanıtı alarak, arkasında halkın tam desteği olduğunu AB’nin lokomotif devletlerinin yöneticilerine göstermesi, Başbakan Tsipras’ın bir güç gösterisi olarak yorumlanabilir. Nitekim Referandumun hemen sonrasında bir araya gelen Merkel- Hollande ikilisinin tek bir ağızdan konuşarak “Yunanistan Başbakanı’nın daha somut önerilerini beklediklerini” söylemeleri[9], bunun bir göstergesi olabilir.
AB’nin “birlik” imajının bir nebze de olsa darbe aldığı genel hatlarıyla varılan sonuçlardan biri. Bununla birlikte, Başbakan Tsipras’ın da bugün (9 Temmuz 2015) söz konusu “somut” çözüm önerilerini açıklaması bekleniyor.[10]
* Çarşamba günü (8 Temmuz 2015) Avrupa Parlamentosu’nda, Avrupa İçin Demokratlar ve Liberaller Birliği (Alliance des démocrates et des libéraux pour l’Europe) Başkanı Guy Verhofstadt’ın, Tsipras’a sert çıkışı:
[1] http://www.forbes.com/sites/deanpopplewell/2015/07/06/greece-says-no-to-the-eurozone/ (07.07.2015)
[2] http://www.liberation.fr/monde/2015/07/03/vous-pouvez-repeter-la-question_1343097 (07.07.2015)
[3] http://www.primeminister.gov.gr/english/2015/07/05/prime-minister-alexis-tsipras-statement-after-voting-in-the-july-5th-referendum/ (07.07.2015)
[4] http://www.slate.fr/story/104037/europe-attaquee-construisons-la (07.07.2015)
[5] http://marginalrevolution.com/marginalrevolution/2015/07/might-greece-see-some-version-of-hyperinflation.html (07.07.2015)
[6] http://www.slate.fr/story/103783/non-grec-referendum-bulletin-non-premier (07.07.2015)
[7] http://www.slate.fr/story/103939/les-grecs-ont-repondu-non-mais-quelle-etait-la-question (07.07.2015)
[8] http://www.slate.fr/story/103989/piketty-allemagne-jamais-rembourse-dettes (07.07.2015)
[9] http://www.rfi.fr/europe/20150706-francois-hollande-angela-merkel-affichent-leur-unite-grece/ (08.07.2015)
[10] http://fr.euronews.com/2015/07/08/devant-les-deputes-europeens-tsipras-plaide-pour-un-compromis-honorable/ (08.07.2015)