2030’da dünya nüfusunun 8.3 milyar olacağı tahmin edilmektedir. Buna bağlı olarak dünyanın enerji ihtiyacı artacaktır. Çin ve ABD en çok enerji tüketten ülkelerdir ve tüketilen enerjinin %40’ını oluşturmaktadırlar. Türkiye ise enerji tüketiminde 18. sıradadır.
Elektrik üretiminde doğalgaz ve kömür kullanılmaktadır. Fakat çevreye verdiği zarar bakımından doğalgaz, kömüre oranla daha çok tercih edilmektedir. Bu yüzden küresel ısınmanın da etkisiyle yenilenebilir enerji kaynakları (YEK) olabildiğince kullanılmalıdır. Bu bağlamda ülkeler YEK’i yavaş yavaş kullanmaya başlamaktadır. Almanya çıkardığı bir yasa ile binaların ısınmasında YEK’in kullanılmasını kararlaştırmıştır. Fransa ve İngiltere’de YEK için vergi kesintileri yapılmaktadır.
Başlıca yenilenebilir enerji kaynakları; güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, biyokütle enerjisi ve jeotermal enerjidir. Biyokütle enerjisi, insan, hayvan ve orman atıklarından oluşan enerjidir. Güneş enerjisinde güneş panelleri kurularak güneş ışıkları hapsedilmektedir. Rüzgar enerjisi, bilindiği üzere rüzgar gülllerinin dönmesiyle ortaya çıkan enerjidir.
Magmatik tabakanın etrafı kayaçlarla çevrilidir ve buraya yaklaşan sular ısınarak jeotermal suyu oluşturmaktadır. Çıkan sıcak su, 30-40 yıllık bir süre. Sonucu oluşmaktadır. Jeotermal enerji, büyük sondaj kuyuları açılarak ya da kendiliğinden çıkabilmektedir. Bir kuyunun maliyeti yaklaşık 300 ile 400 bin lira arasında değişmektedir. Günümüzde jeotermal enerji modern seralarda kullanılmaktadır. Türkiye, jeotermal enerji kullanımında dünyada 5, avrupada 1. sıradadır. Büyük fay hatları üzerinde bulunması nedeniyle Türkiye’de bolca jeotermal enerji bulunmaktadır.
Türkiye’de kullanılan enerjinin sadece %7’sini jeotermal enerjiler oluşturmaktadır. Bu jeotermal enerjinin neredeyse tamamı da modern seracılıkta kullanılmaktadır. Türkiye’de bir dönüm seradan 100 ton domates alınmaktadır. Normal serada sıcaklığın 80 derece olması gerekirken, modern seracılıkta dışarının -15 ile -20 derece olduğu zamanlarda jeotermal enerji ile 45-50 derecede topraksız tarım yapılmaktadır.
Kaya gazının %90’ı metan gazından oluşmakta ve bu gaz zengin kayaçlarda bulunmaktadır. Genelde kayaçların içinde hapsolmuş halde bulunan gaz(doğalgaz) olarak tanımlanmaktadır. Çıkarılması için anakayanın parçalanması gerekmektedir. Fosillerin toprağa karışıp dibe çökmesiyle birlikte katmanlar oluşmaktadır. Kaya gazı genelde petrolün bulunduğu bölgelerde çıkmaktadır. Bu gazın çıkarılması iki şekilde gerçekleşmektedir: hidrolik çatlatma ve yatay sondaj yöntemi. Toprağın altına dikine girilerek yeraltı suları geçildikten sonra yatay olarak ilerlemeye devam edilip içeri tazyikli su pompalanmak suretiyle kayaçlar parçalanmaktadır.
Kaya gazının çıkarılmasında kimyasallar kullanıldığından radyoaktif kirlilik ve içme suyu kirliliği gibi olumsuzluklarla karşılaşılmaktadır. Bu gazın kullanım alanları aynı zamanda doğalgazın kullanım alanları ile aynıdır. Türkiye’de bu gazın üretimi için Ar-Ge çalışmaları devam etmektedir.
Kaya gazı nasıl çıkarılır?