Size de oluyor mu bilmem ama çok uzun bir zamandır yaratıcılığımı kaybetmişim gibi hissediyorum.Sanki kurak bir toprak gibiyim, üzerime bitki diksen yetişmez, o kadar kurağım yani. Bugüne kadar yaratıcılığımı, hayal gücümü kullanarak yaptığım her bir işi nasıl yapmışım, hayretler içerisinde bakıyorum. Suya ihtiyacım var ama su nerede? Suyu bulmaya karar verdiğim an, sanıyorum ki yaratıcı benliğimle iletişime geçmeye başladığım an oldu. Yaratıcılığımı nasıl geri kazanabilirdim? İlham perisinin gelmesini bekleyerek mi? Harekete geçmeden bu işi çözemeyeceğimi anladığımdan başladım araştırmaya…
Mekan Değişikliği
Bulduğum sonuçlar arasında ilk dikkatimi çeken, mekan değişikliği oldu. Pandemi nedeniyle o kadar uzun süredir evlerdeyiz ki… Sürekli aynı mekana tıkılıp kalmak kesinlikle yaratıcılığı öldürüyor. Nasıl eşyalarımızı, evimizi havalandırıyorsak insanın kendisini de havalandırması gerekiyor. Bir hava değişikliği, küçük bir kaçamak her zaman bünyeye iyi geliyor. Yaratıcılığınız da canlanmaya başlıyor. Yasakların hafiflemesiyle hareket alanımız biraz genişledi, bunu fırsata çevirebiliriz. Ruhumuza biraz nefes aldırmak iyi bir fikir olabilir.
Yürüyüş
Nefes almak için biraz uzaklaşmanın dışında, çok da uzaklaşmadan küçük yürüyüşleri günlük rutinlerimize ekleyerek de yaratıcılığımızı geri getirebiliriz. Evde kalma olayını abartıp yürüyüşe dahi çıkmayan ben, yürüyüşü günlük hayatıma katarak yaratıcılığımla buluşabilirim diye düşünüyorum. Ki bu konuda yapılmış bilimsel çalışmalar da olduğunu bu araştırmaya başladığımda öğrendim. Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yürüyüşün yaratıcı ilhamı yaklaşık %60 oranında arttırdığını ortaya koymuş. Steve Jobs, bu bilimsel veriye ulaşmadan içgüdüsel olarak zannediyorum ki bu bilgiye sahipti; zira toplantılarını yürüyerek gerçekleştiriyordu. Tarih boyunca Beethoven, Goethe, Dickens ve Darwin gibi dahi zihinlerin de yürümeyi günlük rutinlerine dahil ettikleri biliniyor.
Günlük Rutinler
Bu arada günlük rutinlerin veya ritüellerin; bu yaratıcı beyinlerin yaratıcı olmasında oldukça etkili olduğu “Günlük Ritüeller – Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır?” isimli kitapta ortaya konulmuş. Bu isimler, hayatlarını belirli rutinlere göre devam ettiriyorlar. Aynı saatte kalkıyor, kahvaltısını belli saatte yapıyor, spor veya yürüyüş yapacaksa bunu rutinlerine ekliyor ve devam ettirmekte kararlılık gösteriyorlar. Yani hayatını rutinler etrafında yürütüyor ve bunlara sadık kalma konusunda da ısrarcılar. Tabii bu durum kişinin hayatına disiplin getiriyor ve ilham beklemek yerine disiplinli bir hayat sürerek yaratıcılıklarını da besliyorlar.
Yeri gelmişken yanlış bilinen bir doğrudan da bahsetmek isterim. Kitapta yer verilen yaratıcı isimlerin çoğu çok erken saatte kalkıp güzel bir kahvaltıdan sonra çalışmayı tercih etmişler. Yani bilinenin aksine gece geç vakitlerin sessizliğinde daha yaratıcı olmuyoruz. Sabahın erken saatleri yaratıcı olmak için daha ideal. Tabii bu çıkarım, kitapta yer verilen isimlerin deneyimine göre yapılmış bir çıkarım. Ben de erkenci kuş olduğum için kitapta adı geçen yaratıcı isimlerin de böyle olduğunu görmüş olmak beni sevindirdi.
Yaratıcı Beyin
Netflix’te yer alan “Yaratıcı Beyin” isimli belgesel de yaratıcılığı nereden geldiğini sorguluyor. Nörolog David Eagleman yapımı belgesel, yaratıcılığı yoktan var etmek olarak değil; algılanan yeni şeylerin beynimizde zaten var olan şeylerle çarpışması olarak tanımlıyor. Eagleman’a göre, “Tecrübe ettiğimiz her şey, beynimizin yaratırkan kullanabileceği birer ham madde.” Bu yüzden algıladıklarımız, deneyimlerimiz ne kadar zenginleşir ve çeşitlenirse o kadar yaratıcı oluyoruz. Bu yüzden yeni yerler görmek, yeni bir şey öğrenmek, yeni bir tat denemek, farklı bir müzik dinlemek yaratıcılığımızı arttırıyor.
Yazmak
Benim yaratıcı yanım, yazmaktan geliyor. Yazabildiğim kadar yaratıcı hissediyorum. Yaratıcılığımı kaybettiğimi düşünmemde en büyük etken de, artık yazmıyor oluşum oldu. Bu yüzden kendi yaratıcılık geliştirme yöntemimi denedim. Ve tekrar yazmaya başladım. Bu yazı size ne kadar yaratıcı gelir bilmem ama benim uzun bir aradan sonra yaratıcı yanımla buluşmam için bir araç oldu. Yazdıkça, yazmak için yeni bir şeyler araştırdıkça, o konu hakkında düşündükçe beynimdeki bağlantılar farklı bir şekilde kuruldu sanki ve tekrar yaratıcı benliğimle buluştum gibi hissediyorum. Seyahat etmek, ortam değişikliği, yürüyüş, günlük rutinlere sadık kalmak ve erken kalkmayı da listeye eklersek kaybolan yaratıcılığımı geri kazanacağımı ümit ediyorum.