Start-up kavramı her ne kadar 1946 yılından beri kullanılıyor olsa da özellikle son yıllarda ekonomi haberlerini izlerken veya okurken sıkça karşılaştığımız bir kavramdır. Ancak bu kavram ekonomi jargonunda neyi ifade etmektedir?
İngilizceden bire bir çevrildiğinde “start-up” kelimesi “işlemeye yeni başlamış işletme” anlamına gelmektedir. Ancak ekonomi jargonunda “şirket” kavramı ile “start-up” kavramı birbirinden farklıdır. Yatırımcı Paul Graham’ın 2012 yılında belirttiğine göre start-uplar “hızlı bir biçimde büyümek için tasarlanmış şirketlerdir. Sadece yeni kurulmuş olmak bir şirketi start-up yapmaz. Bir şirketin start-up kabul edilmesi için gereken tek şey ‘(hızlı) büyümedir’ […]. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl milyonlarca işletme açılmaktadır. Ancak bu işletmelerin yalnızca çok küçük bir kısmı start-up olarak kabul edilebilir. Açılan söz konusu milyonlarca işletmenin çoğu hizmet sektörüne aittir -restoranlar, kuaförler, tesistatçılar, v.b.-. Ancak bunlar, istisnalar dışında, start-up değillerdir. Bir kuaför dükkânı hızla büyümek için tasarlanmaz, ancak, örneğin, bir arama motoru hızla büyümek için tasarlanır“.
Başka tanımlarda bir şirketin start-up sayılabilmesi için teknoloji ile ilgili üretim yapması gerektiği veya yatırım çekmesi gerektiği de belirtilmektedir. Ancak Paul Graham’a göre bir start-up’ın temel amacı ve bu amaca yön veren “pusulası” büyümedir. Bu nedenle de şirketin teknolojik mal veya hizmet üretip üretmediği veya yatırım çekip çekmediği meseleleri şirketin hızla büyümek için tasarlanıp tasarlanmadığından kaynaklanmaktadır.
Buna bağlı olarak bir şirketin üstüne inşa edildiği fikir çok büyük önem arz etmektedir. Bir şirketin start-up olarak kabul edilebilmesi (yani hızla büyüyebilmesi) için çok fazla insan tarafından talep edilen ve şimdiye kadar piyasada arzı olmayan bir şey üretmesi gerekmektedir. Bir start-up ile sıradan bir ekmek fırını arasındaki fark da işte bu “yeni bir şeyi üretme” fikridir. Bu nedenle de start-uplar ciddi derecede “risk” barındıran şirketlerdir. Eğer riskli fikirleri tutmazsa, start-uplar batar; ancak eğer riskli fikirleri tutarsa, start-uplar dev şirketlere evrimleşirler. Eskiden birer start-up olarak kabul gören, ancak şimdi dev şirketler sınıfına evrimleşmiş olan Google ve Facebook, (eski) start-uplara güzel birer örnektir.