Sınırların oluşumu, uluslararası hukuk adına aslında çok da eski bir durum değil. Derebeyliklerin olduğu dönemlere kadar gidildiğinde; sınırlardan ziyade etrafını çevreleyebildiğiniz kalelerin size ait olduğu bir dönem görebilirsiniz. Ancak ticaretin gelişmesi ve tüccarların güvenli bir şekilde bu yerleşim yerleri arasında yolculuk yapabilmesi adına, devletlerin yani sınırların ortaya çıkması ve daha sonra da devletlerin bu sınırları çeşitli sebeplerden dolayı olabildiğince genişletmeye çalışmaları tarih sahnesindeki yerini 18. yüzyılda almıştır. Bu süreçten sonra; ham madde ihtiyacı, siyasal gelişmeler, özgürlük hareketleri gibi çeşitli nedenlerden dolayı sınırların değişmesi veya oluşması durumları söz konusu olmuştur. Bununla ilgili ise CERISCOPE[1]‘un çalışmasını inceleyecek olursak, sınırların oluşumu ve gelişimi 5 dönemde anlatılmıştır.
- Sınırların ilk ortaya çıkışı (19.yüzyıl öncesi)
- Devletlerin sınırlarının belirlenmesinde en büyük etken olarak ise Sanayi Devrimi ve ardından gelen hammadde arayışlarının sömürgeleştirme politikaları olmuştur. (19. yüzyıl)
- Hammadde arayışlarında paylaşılamayan Afrika topraklarının kaderi ise 1. Dünya Savaşı’nda değişmiş, en zengin kıta olan Afrika, Batılı devletlerin eline geçen kaynaklarıyla, en fakir insanların yaşadığı kıta haline gelmiştir. Bu da Afrikalıların kendi sınırlarına bile Batılı devletlerin kendi aralarında paylaşımları sonucu karar verilmesine neden olmuştur. (1900-1919)
- Paylaşılamayan topraklar nedeniyle huzursuz olan ülkelerin çıkardığı 2. Dünya Savaşı da sınırların değişmesine devam edildiğini göstermiştir. Yine birçok ülkenin sınırları değişmiş, siyasal ve tarihsel nedenlerin de etkisiyle yeni sınırlar belirlenmiş, uğruna milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. (1920-1944)
- Tüm bunların ardından Soğuk Savaş dönemi yaşanmaya başlamış ve Amerika’nın SSCB ile olan iki kutuplu savaşında silahlardan çok politik oyunlar ve stratejik hamleler konuşulmuştur. Sonucunda da yine değişen sınırlarların nedeni savaşlar ortaya çıkmıştır. (1945-1990)
- Soğuk Savaşın sona ermesi ile SSCB’nin Batı’ya karşı giriştiği savaşı sonlandırması, ekonomik problemleri nedeniyle dağılması ile oluşan Rusya Federasyonu, sınırlarının bir kısmından vazgeçmek zorunda kalmış, özellikle bu bölgede yeni devletler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle değişikliklerin büyük bir kısmı bu bölgede ortaya çıkmış, günümüze kadar gelmiştir. (1991 Sonrası)[2]
Günümüzde hala sınırların değiştiğini görebiliyoruz. Kimi zaman referandumla (Kırım örneğindeki gibi), kimi zaman terörist faaliyetlerle (IŞİD örneğindeki gibi) sınırlar değişmeye devam ediyor. Sınırları genel anlamda devletlerin yani devletleri oluşturan bireylerin kaynakları paylaşımı olarak düşünürsek, dünyamızı hala paylaşabilmiş değiliz. Sınırların değişiminin durduğu gün ya dünyanın da son günü olacak ya da bu bir şekilde güçler dengesinin kurulması ile olacaktır. Buraya kadar tarihin gösterdikleri üzerinde yorum yaptık, akıl yürüttük. Buradan sonrası içinse neler olup biteceğini hep birlikte görüp analiz edeceğiz.
Yazan: Ahmet AYDIN
Kaynakça:
[1] http://ceriscope.sciences-po.fr/
[2] http://ceriscope.sciences-po.fr/content/part2/la-frontiere-comme-enjeu-de-droit-international