Bernard London[1], 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan ekonomik krizden (Büyük Buhran) ülkesini kurtarabilmek amacıyla, 1932 yılında yayımlanmış olan “Buhran’ı Planlı Eskitme Yoluyla Sonlandırmak (Ending the Depression Through Planned Obsolescence)” başlıklı bir deneme kaleme almıştır.
Bernard London, söz konusu denemesinde, modern teknoloji sayesinde artık limitsiz miktarda üretimin olanaklı kılındığından ve sorunun bundan sonra üretimde değil, tüketicinin nasıl organize edildiğinde olduğundan bahsetmektedir. Ekonomik kriz öncesinde tüketicilerin, ellerindeki az da olsa eskimiş ürünleri (ev, araba v.b.) yenileriyle değiştirmeye çekinmediklerinden, ancak tüketicilerin artık ellerindeki ürünleri daha uzun süre kullandıklarından söz etmektedir. Bu nedenle Bernard London’a göre ekonomik krizden çıkabilmek için yönetim, üretim ile tüketimi dengelemeye odaklanmalıdır. Bunu yapabilmek için de Bernard London, üretim aşamasında sermayeye ve tüketim mallarına bir ömür biçilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ayakkabılara, evlere, makinelere, tüm fabrika, maden ve tarım ürünlerine uygulanacak olan bu yasal ürün ömrü dolduğunda tüketici, elindeki malı atarak yenisini satın almak zorunda kalacaktır. Artık ömrü tükenen ürünler, yasal olarak ölü kabul edilecektir ve bir ürünün, vadesini doldurduktan sonra tüketici tarafından atılıp atılmadığı devlet tarafından kontrol edilecektir. Bu sayede sürekli tüketim olacaktır ve bu sürekli tüketim, sürekli üretimi tetikleyecektir. Böylece hem piyasada sürekli sıcak para dönecektir hem de sürekli üretimden dolayı işsizlik azalacaktır ve Büyük Buhran son bulacaktır.
Her ne kadar Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya adlı distopyasında da tüketime teşvik edilen halk nezdinde “atmak, tamir etmekten daha iyidir”[2] fikri kabul görmüş olsa da Bernard London, denemesinde öne sürdüğü “ürün ömrü” fikriyle aslında içerisinde yaşadığı toplumu ekonomik krizden kurtararak Amerikan toplumuna bir iyilik yapmayı amaçlamıştır. Ancak bu iyi niyetli fikri, günümüzdeki planlı eskitme pratiğinin ve kavramının temelini oluşturmuştur.
Planlı eskitme kısaca, “ürünü piyasaya süren kişi tarafından, ürünün yenisiyle değiştirilme oranını arttırmak amacıyla, söz konusu ürünün ömrünü kasten kısaltmaya yönelik kullanılan teknikler bütünü”[3] olarak tanımlanabilir. Planlı eskitmeden dolayı tüketiciler, kısa sürede işlevselliğini yitiren ürünlerini atarak bu ürünlerin yerine aslında neredeyse aynı özelliklere sahip olan yenilerini almak zorunda kalmaktadırlar. Üreticilerin işine gelen bu yöntem sayesinde üreticiler hem ürettikleri bir ürünün ömrünü henüz üretim aşamasında tahmin edebilmektedirler hem de sürekli olarak para kazanmaya devam etmektedirler.
Planlı eskitme yönteminin pek çok çeşidi vardır. Ancak bu çeşitler içerisinde en iyi bilineni teknik eskitmedir.[4] Teknik eskitme yöntemi, tüketiciyi yenisini almaya zorlamak amacıyla bir ürünün ömrünün uygulanan çeşitli teknik yöntemlerle kısaltılması anlamına gelmektedir. Teknik eskitme yöntemiyle tüketici, genellikle, bir ürünün herhangi bir parçası arızalandığında ürünün tamamını çöpe atmak zorunda kalmaktadır. Bir akıllı telefonun yeni gelen bir işletim sistemi güncellemesini kabul etmemesi, telefonun bataryasından ayrılmasının imkânsız olması veya yokluğunda makinenin çalışmasını imkânsız kılacak bulaşık veya çamaşır makinesi parçalarının artık üretilmiyor olması teknik eskitme yöntemine güzel örnekler oluşturmaktadır.
Planlı eskitme yöntemi Fransa’da, 2015 yılında yürürlüğe girmiş olan bir yasa ile hukuken yasaklanmıştır. Yasağa uyulmadığı takdirde ürünü piyasaya süren kişi, iki yıl hapis ve 300 bin avro para cezasına çarptırılmaktadır. Bu kapsamda Fransa’da bir dernek tarafından 5 Ocak 2018 tarihinde Apple’a açılan bir davayı derneğin kazanması sonucunda Apple, 25 milyon avroluk para ve kendi internet sitesinde 1 ay boyunca bir bildiri yayımlama cezalarına çarptırılmıştır.
Planlı eskitme yöntemi insanları tüketime zorlayarak insanların ekonomik açıdan fakirleşmesine neden olmaktadır. Ayrıca, gereksiz üretimden dolayı çok fazla kaynak kullanılmasına ve gereksiz tüketimden dolayı da çok fazla atık üretilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle doğaya da ciddi zararlar vermektedir. Planlı eskitmede teknik eskitme yöntemi dışındaki yöntemlerin bir kısmı, tüketicide yanlış algı yaratarak tüketiciyi gereksiz tüketime itmektedir. Bu nedenle planlı eskitme yönteminin genel olarak engellenebilmesi için yasal bir temel oluşturulması gerektiği gibi temelsiz veya insanları gereksiz tüketime iten reklamların da çok iyi denetlenmesi gerekmektedir.
[1] Bernard London, denemeyi yazdığı dönemde emlakçılık yapmaktadır.
[2] İngilizcede “ending is better than mending”.
[3] Burada verilen tanım, Fransız hukukunda yer alan tanımdır.
[4] Teknik eskitme yöntemine ek olarak estetik, sembolik, psikolojik, çevresel (ekolojik) v.b. eskitme yöntemlerine de rastlanmaktadır.