Afrika’nın kuzeydoğu köşesinde bulunan Mısır, Arap dünyasının ortasında bulunmaktadır. Büyük bir kısmı üzerinde yaşanamayan çöllerden oluşan ülkenin 83 milyonluk nüfusunun %99’u Nil Nehri kıyılarında yaşamaktadır. Nil Nehri’nin Asvan Barajı’ndan Akdeniz kıyılarına kadar olan kısmı, ülkenin merkezini oluşturur. Nil Nehri, üzerinde ticaret gemilerinin geçmediği zamanlarda, tarım sektöründe sulama amacıyla kullanılan başlıca kaynaktır. Nüfusun uzun ve dar bir bölgeye yerleşmesi, özellikle de taşımacılık alanında yapılacak altyapı harcamalarını pahalılaştırmaktadır. Bu durum da, yatırım için az sermayesi bulunan Mısır Hükümeti’nin işini zorlaştırmaktadır. Çöl ile kaplı olan topoğrafyada, ulusal çapta bir yatırım yapılması oldukça zordur. Bu nedenle güçlü bir merkezî devletin kurulması zorunlu hâle gelmiştir. Bu durum, Mısır’ın firavunlar ile başlayan ve otoriter rejimler ile dolu tarihini açıklamaktadır. Mısır’ın başlıca coğrafî hedefi, Nil Koridoru’nun ötesine genişleyip, gücünü doğuya doğru genişletebilmektir.
Sahra Çölü, Nil Nehri’nin büyük bir kısmını Mısır’ın batı kesiminden izole etmiş, aynı zamanda da Mısır’ın batıya doğru ilerlemesini engellemiştir. Mısır, güçlü merkezî hükümetini ve ısrail ile olan sınırlarını, Süveyş Kanalı’nı ve Mısır’ın kuzey kıyılarını koruyan Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler kurup geliştirmekte kullanabilmeyi başarmıştır. Mısır’ın kuzey kıyılarında Mısır’ın en büyük deniz (offshore) hidrokarbon rezervleri bulunmaktadır. Sina Çölü, genellikle Mısır’a karadan gelen saldırılarda kullanılan bir yol görevi üstlenmiştir. Ancak, Sahra Çölü’ne oranla Sina Çölü’nün daha “yönetilebilir” olması, Mısır’ın da Levant’a ve Arap Yarımadası’na müdahalelerinde, aynı zamanda da Suudi Arabistan ile bölgesel Arap hegemonyası için rekabetinde, Sina Çölü’nü kullanmasını sağlamıştır.