1875 yılında ünlü Amerikan moda dergisi Harper’s Bazaar, o dönemin modası şapkaları şu cümlesiyle açıklıyor: “Bütün bir kuş kullanılıyor ve bu kuş, kafanın ve kanatların en doğal biçimde hareket edebilmesi için, teller ve yaylar üzerine oturtuluyor”. Burada sözü geçen, 19. yüzyılın ikinci yarısında modada zirveye ulaşan kuş tüylü ve hatta bütün bir kuşlu şapkalar. Ancak ne oldu da bu şapkalar günümüzde, bırakın moda olmayı, günlük hayatta karşımıza bile çıkmaz oldu?
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 19. yüzyılda yaşanan endüstriyelleşmenin getirdiği zenginleşme sayesinde orta sınıf, özellikle de içinde bulunduğu yüzyılın ikinci yarısından itibaren, lüks tüketim mallarını satın alabilecek duruma gelir. Bu dönemde Amerikan halkı, özellikle de kadınlar, zenginliklerini gösterebilmek için kuş tüylü ve doldurularak veya parçalanarak şapka üstlerine tutturulan bütün kuşlu şapkaları tercih etmeye başlarlar. Böylece güvercinler, sülünler, tavus kuşları ve daha nice farklı türde kuşlar, insanlar daha şık(!) görünebilsinler diye öldürülerek doldurulmaya veya parçalanmaya başlarlar.
Bu dönemde, tam olarak 1886 yılında, Amerikan Doğal Tarih Müzesi (American Museum of Natural History) kuşbilimcisi Frank Chapman, Manhattan’ın sokaklarında dolanırken 700 kadının şapkasında gördüğü ölü kuş türlerini sayarak not etmiştir. Bu kuşlar, Chapman’ın notlarına göre, 40 kuş türüne aittir ve bu türler arasında serçe ve ağaçkakan da bulunmaktadır. Bu şapka çılgınlığı sadece ABD’de değil Avrupa’da da yayılır ve aşırı avlama ve yanlış zamanda avlama nedeniyle toplamda 67 kuş türü tehlikeye girer.
Moda adına başlatılan kuş avı o derece artar ki Amerika’da sayısı o dönemde oldukça fazla olan ve Türkçede göçmen güvercin olarak bilinen tür, lezzetli etinden ve renkli ve çekici tüylerinden faydalanmak adına avcıların başlıca hedefi hâline gelir. 1871 yılında Wisconsin eyaletinde 2.200 metrekarelik bir alanda toplam sayıları 136 milyon olan bu tür, avlaması çok zor olmadığından ve bir salgın hastalığın da etkisiyle, tam olarak 1 Eylül 1914 tarihinde yok olur.
Sonuç olarak kuşbilimciler bu çılgınlık karşısında bir önlem almak zorunda kalırlar. İşte bu dönemde, tam olarak 1889 yılında, Birleşik Krallık’ta Kuşların Korunması İçin Kraliyet Derneği (The Royal Society for the Protection of Birds) kurulur. ABD’de ise Harriet Hemenway, kuzeni Minna Hall ile yüksek sosyete kadınları arasında bu katliama bir dur demek için Boston’da çalışmaya başlarlar. Daha sonra ise Hemenway, kuşbilimci William Brewster ile 1896 yılında Massachusetts Audubon Derneği (Massachusetts Audubon Society) adında bir dernek kurar. Bu dernek sayesinde, 1897 yılında Massachusetts’te yabani kuş tüyü ticaretini yasaklatan bir yasa çıkartılmasını sağlarlar.
Yabani kuş tüyü ticaretine karşı başlatılan savaşlarında Hemenway ile Brewster’ın başarıları çok da uzun sürmez. Ancak 1914 yılında yukarıda belirtilen göçmen güvercin türünün yok olması ile birlikte kuş türü sayısının azalmasında insan etkisinin olmadığını söyleyen kesim artık zor duruma düşer ve 1916 yılında izinsiz avı kesin olarak sınırlandıran yasa ABD ve Kanada toprakları için çıkarılır. Moda dünyası da böylece ölü kuşları şapka tepesine tutturmak gibi yaratıcı bir fikirden vazgeçer.