Teknoloji, bilimsel disiplinler içerisindeki sessiz ve yavaş ilerlemelerle değil, farklı alanlar arasındaki “yakınsama” ve sosyal yapılarla etkileşimler nedeniyle ortaya çıkmıştır. Yakınsama kelimesi fizik disiplinine ait bir terim olmakla birlikte “aradaki açıklık sonsuz küçülerek ama kesişmeksizin bir noktaya, bir sınıra doğru yaklaşma” anlamına gelmekte olup; “aynı doğrultuda ilerleyen ama asla kesişmeyen iki unsuru” ifade etmek için kullanılır. Bu kapsamda yazımızda teknolojinin; özellikle Koronavirüs sonrası dünyada nasıl şekilleneceği üzerinde durulacaktır.
Malumunuz; devletler 20. Yüzyılda olduğu gibi; buluşların merkezinde olma rolünü kaybetmiştir. Ancak bu durum onların yine bir oyuncu olarak sahada olmadığı anlamına da gelmemektedir. Yatırımlar, politika teşvikleri ve düzenlemeler yoluyla devletler, teknolojik inovasyonun sosyal yapılarla kesişme şeklini düzenleme adına önemli adımlar atmaktadır. Bu hususta Mihael Roco ve William Bainbridge gibi bilim adamları özellikle “teknolojik yakınsama” terimi ortaya atarak disiplinler arasında aynı amaç için kullanılan farklı metotları ifade etmeye çalışmışmış olup; kavram koronavirüs kapsamında önemli görülerek tarafımızca bir analiz gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Teknolojik Yakınsama Nedir?
Teknolojik yakınsama yukarıda bahsedildiği üzere; teknolojin,n kendisi etrafına bütün bilimleri toplaması manasına gelmektedir. Aynı zamanda teknolojinin bireyler, örgütler, uluslar ve uluslararası ölçekte yapıların üzerindeki etkisinin dikkate alınması anlamına da gelmektedir. Bu amaçla, paylaşılan ortak hedeflerin ve bu hedeflerin yönetilmesi notkasında da devletler ön plana çıkmaktadır. Takdir edersiniz ki bir hedef yönetimi varsa bir sorumlulukta var demektetir. Bu sorumlulukların başında “uzun vadeli araştırma önceliklerini belirlemek ve faydalı teknolojileri icat ederek bunların halk arasında kullanımını yaygın hale getirmek” eylemi vardır. Aynı zamanda teknolojilerin potansiyel kullanımlarının etik ve sosyal etkilerinin belirlenmesi de bir o kadar önemlidir.
Teknolojik yakınsama kavramını daha iyi anlayabilme adına bir örnek vermek yerinde olur. Sinirbilimin yüksek teknolojili buluşlarla birleşmesi örneği (yapay zeka), “teknolojik yakınsama” kavramına bir örnektir. Teknolojideki “nöromorfik yongalar” ve “nöral ağlar” olarak adlandırılan yapay zeka (AI) sistemleri gibi donanımlar günümüzde teknolojinin başını çeken unsurlarından bir tanesidir. Bu teknolojiler bilgisayarların hızlı çalışmasını ve nispeten karmaşık görevleri kendi başına öğrenmesini sağlamaktadır.
Bu sistemler gerçekliklerini, insan beynini taklit etmelerinden almaktadır. Bu kapsam da, sinirbilim bilgisayar bilimleri için sadece bir ilham kaynağı olmakla kalmayıp, aynı zamanda yüksek teknolojili buluşların sınırlarını zorlamak için bu sistemin bir parçası haline gelmektedir.
Sinirbilimdeki ilerlemeler, yapay zeka ve hatta beyin-bilgisayar çipleri de dahil olmak üzere kullanılan/kullanılacak en son teknolojilerin tasarımına entegre olduklarında insan yaşamını destekleyici ve güçlendirici etkilere sahip olabilir. Bu nokta da bazı kavramlar gün yüzüne çıkmaktadır. Bu sosyal unsurları bilmek önemlidir çünkü teknoloji genellikle mevcut sorunları ya arttırıcı ya da hafifletici bir rol oynar. Fakat unutulmaması gereken bir gerçek var ki o da temel olarak teknolojinin tek başına sorun yaratmayacağı gibi, çözümün kendisi olarak da görülmemesi gerçeğidir.
Sorumlu İnovasyon
Teknolojik yenilik, özellikle farklı alanlar arasındaki yakınsamaya (convergence) bağlı olduğu için giderek daha karmaşık hale gelmektedir. Aynı zamanda yenilikler o kadar hızlı ilerlemektedir ki bu nokta da karar vericilerin öngörmesi de giderek zorlaşabilmektedir. Bunun nedeni, devletlerin artık yeniliklerin (inovasyonların) birincil itici gücü olmadığı gerçeğidir. Devletlerin rolleri geçtiğimiz yüzyıldan bugüne teknoloji üreten değil, teknoloji üretimini destekleyen ve bu teknolojileri topluma entegre eden bir aktör pozisyonuna gelmiştir. Bu nokta da devlet, sorumlulukların paylaştırılmasından sorumlu baş aktör olarak belirmektedir.
Sorumlu inovasyon, kavramına gelirsek; bu kavram kendisini uzun vadeli araştırma önceliklerini belirleme, buluş ve dağıtım için elverişli koşullar yaratma ve teknolojinin potansiyel suistimalleri dahil olmak üzere etik ve sosyal yönlerini yönetme gibi farklı sorumluluklar özelinde gösterir. Bunları ayrı sorumluluklar olarak görmek yerine, birbirlerini destekleyen unsurlar olarak görmek; devletlerin sorumluluğunun yerine getirilmesini pekiştirici bir rol üstlenir.
Uzun vadeli araştırma öncelikleri belirlemek zordur çünkü bu öncelikler yaratıcılığın yeniliğe dönüşmesini sağlamak için uzun süreli yatırımlara ve hayat bulacak bir ortama ihtiyaç duyar. Teknolojik yatırımların olması için uygun bir ekonomik sistem şarttır. Uygun ekonomik sistem için adalet mekanizmasının işletilmesi gerekir. Adalet mekanizmasının hayat bulması içinde demokratik bir toplum inşası gerekir. Bu unsurların hepsi birbiriyle bağlı, hepsi kendi başına lokomotif olan bir tren gibidir. Hepsi bir araya gelerek ilerleme için uygun bir zemini oluşturur.
Inovasyonların(yeniliklerin) halk adına, eşit ve adil bir biçimde kullanılmasını içeren sorumlu inovasyon kavramımız, refah deletlerinin kurulmasına anahtar kavramlardan bir tanesidir. 21. Yüzyılın inşasının dinamizmi kendisini bu kavramda gösterecektir.
İnsani Değerlerle Yan Yana Gelme
Özellikle koronavirüs sonrasında görüldüğü üzere; dünyada kapitalizmin başını çeken pek çok devlet ve bu kapsamda sermaye sahibi pek çok şirket kendi üretimlerinin yanında tıbbi cihaz üretimleri, yardımlar, bağışlar gibi pek çok sosyal sorumluluk faaliyetinin başını çekmektedir. Samimi olduğu sorgulansa bile Koronavirüs ile sorunun ortadan kaldırılması adına proaktif davranma zorunluluğu herkesin görev alanı kapsamında yer almıştır. Birkaç sektör haricinde bütün sektörler çok büyük yaralar alan ve büyük yaralar alan aktörler arasında kendisine yer bulmuştur. Fakat bu nokta da bir gerçek var ki o da henüz nasıl bir geleceğe kapı açıldığının kimse tarafından bilinmediği hakikatidir. Bilinen tek şey yeni bir çağa kapı açıldığı ve bu çağda teknolojinin bütün disiplinlerle yakın temasta bulunacağı ve bu temasında “yakınsama çağı” (convergence age) olarak gündeme geleceğidir. Başlangıçta bütün bilimsel terimlerin tek bir noktadan (ilahiyat) türediği gibi bilim artık yine kendisini tek bir nokta da (teknolojide) gösterecektir. Rönesans öncesi dönemde ve İslam coğrafyası döneminde bilimin etrafında döndüğü ilahiyat; rönesanstan günümüze bilim etrafında dönen ilahiyatı, sanatı ve teknolojiyi gün yüzüne çıkarmıştı. Koronavirüs sonrası kapılarını araladığımız yeni dönemde artık “teknoloji” etrafında dönen bilim, ilahiyat, sanat, spor gibi diğer unsurlar gün yüzüne çıkacaktır. Bu nokta da Teknolojiye “yakınsama” sağlatma adına devletlere büyük önem düşmektedir.
Yakınsamanın kendini somutlaştırdığı konuların başında yapay zeka gelmektedir. Yapay zeka kendisiyle beraber tüm sektörleri etkileyecek genel amaçlı bir teknolojidir. Bu genel amaçlı teknolojiyi buharlı makineye ya da elektirik motoruna benzetmemiz yanlış olmayacaktır. Devletler tarafından bu yeniliklerin hayata geçirilmesinden ziyade koordine edilmesi, yönlendirilmesi daha hayati bir unsur olarak gün yüzüne çıkmaktadır.