Kırsal bölgelerden kentsel bölgelere gidildiğinde kentsel bölgelerde hava sıcaklıklarının kırsal bölgelere oranla daha yüksek olduğu hissedilebilir. Bu durum, insanların hayal gücünün değil, “kentsel ısı adası” adı verilen (ve çıplak gözle görülemeyen) ısı alanlarının bir ürünüdür.[1]
Kentsel bölgeleri kırsal bölgelerden farklı kılan karakteristik özellikleri (yoğun insan nüfusu, beton binalar, fazla sayıda ulaşım aracı, küçük yeşil alanlar, v.b.), kentsel bölgelerde “kentsel ısı adası” adı verilen alanların oluşmasına ve bu bölgelerin, etrafındaki kırsal bölgelere oranla daha sıcak olmasına neden olmaktadır. Söz konusu alanların oluşumu beşerî nedenlidir ve “şehirleşme” ile “çevre kirliliği” bu alanların oluşumunu tetikleyen temel beşerî nedenlerdir.
Her ne kadar son dönemlerde önem kazanan bir kavram olsa da kentsel ısı adalarının varlığının 19. yüzyılın ilk yarısında keşfedildiği ve kanıtlandığı belirtilmektedir. Ancak, üslü bir biçimde artmaya devam eden insan nüfusunun ve küresel ısınmanın da etkisiyle söz konusu kavram, günümüzde gittikçe daha fazla kullanılır hâle gelmiştir.
Kentsel ısı adalarının oluşumu birden fazla etkenle açıklanmaktadır. Öncelikle, kırsal bölgelerde bitki sayısının fazla olması ve bu bitkilerin aşırı sıcak dönemlerde “terleme” yoluyla etraflarına su buharı saçmaları, kırsal bölgelerin sıcak dönemlerde dahi serin kalabilmelerini sağlamaktadır. Oysaki yeterince yeşil alana sahip olmayan kentsel bölgelerde bitkilerin terlemesinden faydalanarak serinleyebilmek maalesef mümkün değildir. Ayrıca bitkiler, yaprakları sayesinde, Güneş ışınlarının yere doğrudan ulaşmasını ve böylece yerin sürekli olarak ısınmasını da engellemektedirler.
Bu duruma ek olarak Güneş ışınlarının bir ülkenin kentsel ve kırsal bölgelerindeki emilimi de farklılık göstermektedir. Koyu renkli materyaller Güneş ışınlarını yansıtmak yerine emerek bu ışınları ısıya çevirmektedirler. Kentsel bölgelerde her yerde çimento, asfalt, kiremit, v.b. koyu renkli materyaller bulunduğundan Güneş ışınları kentsel bölgelerde, kırsal bölgelere oranla, daha fazla oranda emilmektedir ve gün boyu emilen söz konusu Güneş ışınları kentsel bölgelerde akşam olduğunda kenti ısıtarak kentin sıcaklığını yükseltmektedir.
Ayrıca kentsel bölgelerde yol boyu uzanan büyük binalar ve/veya gökdelenler de “kentsel kanyon etkisi” yaratarak üzerinde bulundukları alanlara sirkülasyonu sağlayacak temiz havanın girmesini engellemektedirler. Bu nedenle söz konusu alanlarda Güneş ışınları daha kolay hapsolmaktadır ve söz konusu durum kentsel alanların daha kolay ısınmasına neden olmaktadır.
Kentsel ısı adalarının kentleri ısıtma değerleri günlük, mevsimsel ve jeomorfolojik farklılıklar göstermektedir. Güneş ışınlarının emilim farkından ve şehir merkezlerinin şehirlerdeki en yoğun yerleşime sahip noktalar olmasından dolayı kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki sıcaklık farklı yaz mevsiminde, geceleri ve şehir merkezlerinde en yüksek seviyelere ulaşmaktadır.
Kentsel ısı adalarının kentleri ciddi bir biçimde ısıttığının altını çizmek gerekmektedir. Örneğin Fransa’da aşırı sıcakların (canicule) yaşandığı günlerde, kentsel ısı adalarının etkisinden dolayı, kentsel ve kırsal bölgeler arasındaki sıcaklık farkının 3°C’den 10°C’ye kadar çıkabildiği söylenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise New York’un, yaz mevsiminde, etrafındaki alanlardan ortalama 4°C daha sıcak olduğu belirtilmektedir. Her ne kadar az gibi görünse de söz konusu derece farkları canlılar için ölümcül olabilmektedir. Ayrıca şehirlerde yaşayan insanların serinleyebilmek amacıyla daha fazla enerji tüketmeleri (serinleme amacıyla kullanılan klimalar, v.b.) ve böylece kentsel ısı adalarının daha da güçlenmelerine neden olmaları da söz konusu çevresel problemi bir çıkmaza sokmaktadır. Bu nedenle, sıcaklık farkı kentsel ve kırsal bölgeler arasında gittikçe daha da artmadan önce kentsel ısı adalarına bir çözüm bulunması gerekmektedir.
Kentsel ısı adalarının oluşumunun temel nedeni şehirlerde yetersiz miktarda yeşil alan bulunmasıdır. Kısaca, bir alanın ne kadar yeşil ise yazın o kadar serin olacağı belirtilebilir. Bu nedenle “kentleri yeşillendirmek” ve “daha açık renkli yapmak” kentsel ısı adası sorununa günümüzde bulunan en mantıklı ve kalıcı çözümler olarak kabul edilmektedir.[2] Ancak söz konusu çözümlerin uygulamaya konabilmesi için ciddi bir politik çaba gerekmektedir.
[1] Bazen kaynaklarda “Kentsel Isı Adası” kavramı yerine “Isı Adası Etkisi” kavramı da kullanılabilmektedir. Her iki kavram da aynı olayı anlatmaktadır.
[2] Şehirlerin daha yeşil ve daha açık renkli yapılması ile ilgili çok daha kapsamlı ve detaylı bilgiye buraya tıkladıktan sonra karşınıza çıkacak olan kaynaktan, İngilizce dilinde, ulaşabilirsiniz.