Yeraltında şist adı verilen kayaçların içine sıkışmış doğalgaza kaya gazı denir. Kaya gazı, kömür yatağı metanı, sıkı kumtaşı ve metan hidratlarla birlikte, “geleneksel olmayan” doğalgaz kaynakları arasında yer alıyor.
Alternatif enerji kaynağı olması yolundaki engeller ise çıkarılma aşamasında kullanılan kimyasallar ve çıkarılma işleminin çevreye olan olumsuz etkileri.
Kaya gazının en bilinen çıkarılma yöntemi hidrolik kırılma yani “fracking” denilen gazın bulunduğu kayanın içinde kırılmalar yaratıp basınçlı suyla yüzeye çıkarma işlemidir. Buradaki işlemde süreci hızlandırmak için çeşitli katkı maddeleri ile karıştırılarak yeraltı suyu ve kayaç ortamına temas etmemesi için betonla sabitlenmiş çelik boruların içinden kilometrelerce uzaktaki gazın bulunduğu kayaçlara enjekte ediliyor. Bu katkı maddelerinin içinde bulunan ve insan sağlığına oldukça zarar veren poliakrilamid denilen ve bunun gibi birçok zararlı kimyasalların yeraltı sularına karışma ihtimalinden dolayı özellikle Avrupa ülkeleri, başta İngiltere olmak üzere aşırı tepki vermektedir. Bunun yanında yeraltındaki büyük kayaçlara kırılma işlemi uygulandığında çeşitli sismik hareketlerle depremlere neden olabileceği bilim insanları tarafından öngörülmektedir. İklim değişikliği uzmanları da kaya gazının bir fosil yakıt olduğunu ve yüksek oranda karbondioksit içerdiği için Avrupa kaya gazı konusunda endişelerini sürdürmektedir.
1980 yılı sonrası ABD, çeşitli devlet teşvikleriyle bu konuda iddialı. İlk kaya gazı üretimi, ABD, New York eyaletinde 1821 yılında gerçekleştirildi ve 1970 yılında endüstriyel ölçekte üretim sağlandı. Kaya gazının hidrolik çatlatma yöntemi ise yine ilk olarak 1950′li yıllarda ABD’nin Ohaio Eyaletinde uygulandı. Bugün ABD’deki yaklaşık bir milyon kuyuda bu yöntemin kullanıldığı ileri sürülüyor. ABD’de hâlihazırda 34 eyalette toplam 450 bin kaya gazı kuyusu faaliyet halinde.
Kaya gazının çıkarılma maliyeti, doğalgaza göre 2 kat daha pahalı durumda. Neredeyse bütün ülkelerde az ya da çok kaya gazı bulunuyor. Yeterli teknolojiler geliştirildiğinde ise enerji ihracatında tekel olan ülkelerin tekeli kaya gazı ile birlikte böylece kırılacak. Özellikle Rusya bu konuda endişeli. Çünkü Rusya’nın artık doğalgazını satamayacağı, buna karşın ABD’nin zaten yeterli olan teknolojisiyle bu gazı ihraç etmeyi amaçladığı biliniyor. Son günlerde bunun için Senato’dan onay alınması bekleniyor.
ABD, Çin, Kanada ve Avustralya kaya gazı konusunda en çok rezervi bulunan ülkeler arasında. Tahmini kaya gazı rezervinde ise, ilk sırayı Çin alıyor. Avrupa’da ise Norveç ve Polonya 80 ve 187 milyar metreküp tahmini rezerv ile ön sıralarda. Brezilya ve Arjantin de kaya rezervi yüksek ülkeler arasında.
Yıllık doğalgaz tüketimi 50 milyar metreküp olan Türkiye, kaya gazında henüz kesin olmamakla birlikte dünyada hatırı sayılır ülkeler konumunda olduğu iddia ediliyor. Kaya gazının petrol fiyatlarını yüzde 40 aşağı çekebileceği öne sürülüyor. TPAO ile dev petrol şirketleri Shell, TransAtlantic ve Valuera sismik çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), kaba bir tahmini hesapla 20 trilyon metreküplük kaya gazı rezervi olabileceğini bildirdi. Güneydoğu Anadolu’da arama çalışmaları ise başlamış durumda. Bu yıl içinde ilk sondaj ve arama kuyusu açılacak. Trakya havzasında da bir başka şirket arama ve üretim çalışmalarını sürdürüyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Trakya, Karadeniz, Doğu Anadolu, Tuz Gölü civarı ve Toroslar, kaya gazı olduğu düşünülen alanlar.
Yazan: Burak TATLISU
Kaynak: Enerji Enstitüsü, Shell, TEPAV, TPAO