Bugün onsuz bir dünya hayal edemediğimiz plastik, ilk defa 1950’li yıllarda yüksek miktarlarda üretilmeye ve tüketilmeye başlamıştır. Plastiğin bugün hayatımızda vazgeçilmez olmasının temel nedenleri “piyasadaki yüksek plastik talebi, plastiğin düşük maliyeti ve bazı benzersiz özellikleridir“[1].
Ancak 1950’li yıllardan bu yana üretimi ve tüketimi durmadan artmış olan plastiğin yanlış yönetimi, bu materyalin kısa süre içerisinde doğaya plastik atık olarak karışmasına neden olmuştur. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanmış olan bir rapor, plastik üretimi ve plastik atıklarla ilgili şu önemli verileri içermektedir:
- 1950’li yıllardan bugüne tüm dünyadaki plastik üretimi her yıl ortalama %4 artmıştır.
- 2017 yılında tüm dünyadaki toplam üretimi 350 milyon tonu bulan plastik, çelik ve betondan sonra en çok üretilen üçüncü insan yapımı materyal olmuştur.
- 1950’lerden bu yana tüm dünyada toplamda 8,3 milyar ton plastik üretilmiştir. Bu toplam üretimin 4,9 milyar tonu (yani %60’ı) ya çöpe atılmıştır ya da doğaya karışmıştır.
Doğaya karışan söz konusu plastik atıklar, biyotik ve abiyotik faktörlerden dolayı zamanla parçalanarak “mikroplastik”[2] adı verilen plastik parçacıklarına dönüşmektedir. Günümüzde okyanus derinliklerinde ve dağ zirvelerinde bile bulunabilen söz konusu parçacıklar, insanlar tarafından istemsiz olarak yutulmaktadır.
5 Haziran 2019 tarihinde yayımlanmış olan bir araştırma, insanların günlük hayatlarında yuttukları mikroplastik miktarının korkunçluğunu gözler önüne sermektedir. Amerikan vatandaşlarının tükettikleri gıdalarda, içme suyu kaynaklarında ve atmosferde bulunan mikroplastik miktarını analiz eden araştırmacılar, Amerikan vatandaşlarının her yıl vücutlarına soktukları ortalama mikroplastik miktarı ile ilgili çarpıcı bilgiler elde etmişlerdir.
Araştırma sonucunda bir Amerikan vatandaşının her yıl ortalama 39 bin ile 52 bin arasında plastik parçacık yuttuğu tespit edilmiştir. Ayrıca, atmosferde bulunan ve insanların solunum yoluyla içlerine çektikleri parçacıklar da hesaba katıldığında, söz konusu sayı aralığı ortalama 74 bin ile 121 bine yükselmektedir. Eğer bir kişi yalnızca plastik şişe suyu ile su ihtiyacını gideriyorsa yutulan parçacık miktarının yıllık ortalama 90 bin daha arttığı, eğer bir kişi su ihtiyacını yalnızca şebeke suyu ile gideriyorsa yutulan parçacık miktarının yıllık ortalama 4 bin daha arttığı da verilen bilgiler arasındadır. Ayrıca yine araştırmada, tüm bu yüksek sayılara rağmen, verilen ortalamaların “muhtemelen gerçeğin altında kaldığı” söylenmektedir.
Yutulan söz konusu mikroplastiklerin insan sağlığına zararlı olup olmadığı ise tam olarak bilinmemektedir. Ancak bu parçacıkların, dokulara girebilecek kadar küçük olmasından dolayı, insan vücuduna zarar verebileceği tahmin edilmektedir.
Le Monde tarafından aktarılan verilere göre tüm dünyada geçtiğimiz yıl, önceki yıla oranla %3,2’lik bir artışla, toplamda 359 milyon ton plastik üretilmiştir. Bu nedenle ilerleyen dönemlerde gittikçe daha fazla plastik parçacığı yutacağımız şimdiden söylenebilir.
[1] Plastiğin esnek, dayanıklı ve hafif olması bu “benzersiz” özelliklerinden bazılarıdır. Ancak insanları plastik üretmeye iten söz konusu benzersiz özellikler, plastiğin doğaya karışmasını ve çevreyi kirletmesini de kolaylaştırmaktadır.
[2] Mikroplastik teriminin herkes tarafından kabul edilen bir tanımının olmadığı belirtilmektedir. Ancak genel olarak “boyları 5 milimetreyi geçmeyen ve içerisinde katı sentetik polimer içeren parçacıklara” mikroplastik denmektedir.