Geri dönüşüm, insanlık tarihi için en yaygın uygulamalardan biri olmuştur. Kayıta geçmiş savunucularından ilkinin, tarihte geriye gidildiğinde, M.Ö 400 yılında Platon olduğu görülür. Kaynakların kıt ve sınırlı olduğu dönemde, çok eski atık yani çöpler üzerinde yapılan arkeolojik araştırmalar, daha az oranda evsel atıkların olduğunu (örneğin: kül, kırılmış aletler ve çanak-çömlek) ve yeni materyallerin eksikliğinden daha fazla dönüşüm yapıldığını gösterir.
Endüstriyel çağ öncesi zamanlarında, hurda bronzların ve diğer metal atıkların Avrupa’da sürekli ve tekrar tekrar toplanılıp eritildiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. İngiltere’de kömür ve odundan çıkan toz ve küller, kül toplayıcıları ve hurdacılar tarafından toplanıp tuğla yapımında kullanıldığı görülmüştür. Bu geri dönüşüm hareketlerin ana nedeni, geri dönüşümün ekonomik avantaj sağlaması ve yeni üretim yapılırken ham maddenin kullanılmasındansa, geri dönüşümden gelen maddenin kullanılmasında büyük avantaj ve sermaye birikimi sağlamasıdır. Ayrıca kamunun atıktaki oranı azaldıkça, popülasyonu (nüfusu) çok olan alanlardan atığın çıkarılmasını kolaylaştırmıştır. 1813 yılında Benjamin Law isimli bir İngiliz, Batley ve Yorkshire bölgelerinde eski giysilerin, çaputların ve diğer giysi materyallerinin geri dönüşümünü geliştirmiştir. Bu materyaller ve lifler karma şekilde geri dönüştürülmüş ve işlem sonucunda ham yün elde edilmiştir. Batı Yorkshire, Dewsbury ve Batley bölgelerinde çaputlar ve eski giysiler endüstrisi, 19. yüzyılın erken dönemlerinde gerçekleşmiştir.
Endüstriyel firmalar uygun fiyatlı malzemelerin geri dönüşümünü desteklemiştir. Örneğin: eski giysiler (yünlü materyaller), demirli hurda metaller. Bu geri dönüşüm ürünlerinin üretimi, hurdadan sağlanan demir ile yeni materyallerin kaplanması yoluyla, sıfır üretimden daha ucuza mal olmaktaydı. Demiryolları 19. yüzyılda hurda metalleri satın almış ve 20. yüzyılda büyüyen otomobil ve çelik endüstrileri 20. yüzyılın erken dönemlerinde hurda metalleri satın almıştır. Birçok ikincil ürünler toplanmış, işlenmiş ve birçok girişimci, çöpçüler tarafından kapı kapı gezerek şehir sokaklarında atılır makineleri, tencereleri, tavaları ve diğer metal kaynaklarını aramıştır. 1. Dünya Savaşı sırasında binlerce çöp toplayıcısı Amerikan şehirlerinin sokaklarında dolaşmış ve geri dönüşüm piyasası güçlerinden yararlanarak tüketim sonrası artıkları ve sanayi üretiminden kalan artıkları toplamıştır.
İçecek şişeleri makul olan geri ödemeler ile (depozitolar) İngiltere ve İrlanda’da 1800’lü yıllarda geri dönüştürülmüştür ve buna Schweppes firması örnek gösterilebilir. İçecek şişelerinin depozitolu geri dönüşüm sisteminin resmi hale gelmesi 1884 yılında İsveç’te, alüminyum bulunduran konservelerin geri dönüşümünün resmileşmesi, 1982’de yasalarca öngörülmüştür. İçecek şişeleri için geri dönüşüm konteynırlarının kurulması yine aynı dönemde sağlanmıştır. Kullanılan geri dönüşüm ürününe göre %84 ile %99 arasında verimlilik sağlanmış ve geri dönüşüm şişesi tekrar dolumla 20 kez kullanılmıştır.
Savaş Dönemi
Geri dönüşüm, 2. Dünya Savaşı döneminde daha da ön plana çıktı. Mali kısıtlamalar ve savaştan dolayı oluşan önemli malzeme sıkıntısı, ülkelerin savaşa destek olması amacıyla malların yenilenmesi ve malzemelerin geri dönüştürülmesini zorunlu kıldı. Bu kaynak sıkıntısı, Dünya savaşları ve Dünya’yı değiştiren diğer gelişmelerden (Sanayi Devrimi v.b.) dolayı oluşmuştur. Bu nedenle de devletler, büyük ölçüde geri dönüşüme teşvik politikaları uygulamıştır. Savaş sıkıntıları birçok ülkece manda yönetimini legalleştirdi ve hammaddelere bu yönle ulaşımı olanaklı kıldı. Birçok ev halkı için ev atıklarını geri dönüştürmek zorunlu hale geldi ve geri dönüşümün fazladan malzemeye imkân vermesi insanların onlar için uygun olanı yapmalarına olanak sağladı ve geri dönüşüm oranları arttı. Kullanılan ev malzemelerinin geri dönüşümü demek savaş için daha fazla kaynak ve kazanmak için daha fazla şans demekti. Savaşa katılan devletler masif hükümetlerin özendirme kampanyaları ile daha fazla bağış almış, daha fazla malzeme geri dönüştürmüş ve daha fazla silah üretmeye imkân bulmuştur. Savaşa katılan devletlerin vatandaşları belli toplama ofislerine metaller bağışlamış, konserve boşlarını vermiş ve vatanseverlik meselesi ile hareket etmiştir.
Savaş Sonrası Dönem
1980’li yıllarda geri dönüşüm için yapılan yatırımlar, artan enerji maliyetleri nedeniyle ciddiye alınmıştır. Geri dönüştürülerek üretilen alüminyum, sıfır üretilen alüminyuma göre %95 daha az enerjiye gereksinim duyar; cam bardak, kâğıt ve metalleri sonuçları bu orana göre daha azdır, fakat tasarruf edilen kayda değer enerji hammadde üretiminde kullanıldığında fark daha da artmaktadır.
2014 itibariyle Avrupa Birliği, Dünya atıklarının ve geri dönüşüm endüstrilerinin %50’sini elinde bulundurur. 60.000’den fazla şirket, 500.000 personel çalıştırarak 25 milyar euro kar etmiştir. Avrupa ülkeleri, geri dönüşüm toplam oranları %50’ye varmakta ve bu payda Avrupa Birliği’nin öncü ülkelerinin oranı %65 ve Avrupa ülkelerinin ortalama oranı ise, 2013 itibari ile, %39’dur.
Kaynak
Doç. Dr. Hüseyin ERKUL, Çevre Koruma, Detay Yayıncılık, Ankara,2012, 1. baskı