Avrupa Birliği (AB), 2013 yılında üye olan Hırvatistan ile birlikte 28 üyeli bir yapı hâline gelmiştir. Avrupa Birliği’nin genişleme sürecine bakıldığında, özellikle 2004 yılındaki Merkez ve Doğu Avrupa (MDAÜ) devletlerinin Birlik’e üyeliklerinin gerçekleşmesi, bu supranasyonel (uluslarüstü) yapılı örgütte önemli değişimlere yol açmıştır. Bu değişim siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal alanlarda, üye ülkeler arasında temel farklılıkların geçmiş dönemlere nazaran daha yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olmuştur. Bu farklıklar, AB’nin genişleme politikasına da yansımış ve Avrupa Komisyonu’nda “Genişlemeden Sorumlu Komiserlik” olarak ifade edilen sorumluluk alanı, Kasım 2014 tarihinden itibaren “Komşuluk ve Genişleme” olarak değiştirilmiştir. Bu değişim, AB’de artık genişleme yerine komşuluk politikasının öncelikli olarak değerlendirileceğinin bir göstergesidir.[1]
AB’nin genişleme konusundaki olumsuz düşüncelerine ve Haziran 2016’da yaşanan Brexit referandumuna rağmen, Birlik’e dâhil olma amacı güden ülkelerin hâlâ var olması önemlidir. AB’nin özellikle Soğuk Savaş sonrası yaşadığı “amaçsız ve hedefsiz kalma” retoriğinin, kendisine komşu olan ülkelerin gözündeki “küresel bir yapıya katılmak” olgusuyla ortadan kalkması mümkün olabilir. Bu olasılık, Bosna Hersek’in AB’ye üye olma süreciyle somut örnek olarak değerlendirilmektedir.
1990’lı yılların başında, Yugoslavya’nın parçalanması süreci içerisinde, 1992-1995 Bosna İç Savaşı’nda 100 binden fazla insanın hayatını kaybettiği dönemde acı zamanlar yaşayan Boşnaklar, 1995 yılında imzalanan Dayton Antlaşması ile birlikte bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Ancak kurulan Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin karmaşık yapısı, sorunların günümüze kadar ulaşmasına neden olmuştur.[2] Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin, Hırvatlar’dan ve Boşnaklar’dan oluşan Bosna Hersek Federasyonu’na ek olarak, Sırplar’dan oluşan Sırp Cumhuriyeti olarak farklı etnisitelerden meydana gelmesi ve Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnaklar’dan, Sırplar’dan ve Hırvatlar’dan oluşması, AB üyelik sürecinde Bosna Hersek’in problemli alanlarından olmaktadır. Bu problemli alanları incelemeden önce, Bosna Hersek’in üyelik sürecini kronolojik bir şekilde belirtmek gerekmektedir:
Bosna Hersek için 2015 yılında bulunulan üyelik başvurusu, 2003 yılında da gerçekleştirilebilirdi. Hırvatistan’ın ve Sırbistan’ın AB’ye üyelik yolunda önemli atılımlar gerçekleştirdiği bu dönemde, Bosna Hersekli siyasiler bir uzlaşma sağlayamayıp, başvuruyu yapamamışlardır.[3] Bu zaman kaybı, Bosna Hersek için başta siyasi olmak üzere birçok alanda olumsuz sonuçların doğmasına neden olmuştur. Bu göstergeleri Bosna Hersek Başbakanı Denis Zvizdic şöyle açıklamaktadır:
‘’Yeteri kadar zaman ve milyonlarca euro kaybettik. 2014-2017 yılları arasında Sırbistan 900 milyon euro, Arnavutluk yaklaşık 360 milyon euro AB fonlarından bölgesel gelişim desteği alırken biz eksik stratejiler yüzünden sadece 168 milyon euro alabildik. AB koordinasyon mekanizmasına uyum sağlarsak daha fazla destek görürüz.’’[4]
Bosna Hersek’in üyeliği açısından AB’nin 20 Eylül 2016 tarihinde verdiği karar, Bosna Hersek’in AB üyeliğinin sadece bir başlangıcını ifade etmektedir. Öncelikle AB Komisyonu, Bosna Hersek hükümetine, içinde binlerce soru olan bir form gönderecektir. Ülkenin ekonomik yapısı da detaylı bir incelemeye tabi tutulacaktır. Demokratik hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi konular mercek altına alınacaktır.[5] Sadece bu belirtilen sürecin başarıyla geçilmesi durumunda Bosna Hersek için “aday ülke” statüsü verilebilecektir. Ancak Balkan devletleri açısından “aday ülke” statüsü, kolay elde edilen bir statü değildir. Bölge ülkeleri arasından bu statüye en erken ulaşan devlet, 1 yıl 9 ay bekleyen Makedonya olurken; Karadağ ve Sırbistan 2’şer yıl, Arnavutluk ise 5 yıl sonra “aday ülke” statüsünü alabilmişlerdir.[6]
Sonuç olarak, Bosna Hersek’in başta Avrupa Birliği’nin temel değerleri olan hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları konusunda ilerleme katetmesinin yanı sıra, zayıf ekonomisini de canlandırması gerekmektedir. Bu gerekliliklerin sağlanması, Bosna Hersek’in ülke sınırları içinde yaşayan etnisitelerin, aynı cumhuriyet içerisinde kalmasını kolaylaştıracaktır. Üyelikten çıkmak isteyen ülkeler karşısında Bosna Hersek’in üyelik hedefi, AB açısından “kazanılan bir prestij” anlamına gelebilir ve Birlik’in canlandırılması açısından yeni fırsatların ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Emre ERDEMİR
Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler
Ana Bilim Dalı
Kaynakça
[1] İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), ‘’ “ KOMŞULUK POLİTİKASI VE GENİŞLEME MÜZAKERELERİNDEN SORUMLU YENİ KOMİSYON ÜYESİ HAHN’A BAŞARILAR DİLİYORUZ”, Ekim 2014, http://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=499, (12 Ekim 2016)
[2] Engelhardt, K., ‘’Bosna Hersek’in AB Yolu’’, 17 Şubat 2016, http://www.dw.com/tr/bosna-hersekin-ab-yolu/a-19052643, (12 Ekim 2016)
[3] Engelhardt, K., a.g.m., (12 Ekim 2016)
[4] Engelhardt, K., a.g.m., (12 Ekim 2016)
[5] BBC Türkçe, ‘’AB, Bosna Hersek’in üyelik başvurusunu kabul etti’’, 20 Eylül 2016, http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-37417910, (12 Ekim 2016)
[6] Terzic, A. ve Gül, K., ‘’ AB üyelik süreci Bosna Hersek için kolay olmayacak’’, 1 Şubat 2016, http://aa.com.tr/tr/analiz-haber/ab-uyelik-sureci-bosna-hersek-icin-kolay-olmayacak/513649, (12 Ekim 2016)