“Açık koordinasyon yöntemi“, Avrupa Birliği’nin olağan yasama usullerinden farklı bir yöntem olarak 1990’lı yılların başlarında ortaya çıkmıştır. Komisyon’un yasa teklifi yaptığı, Konsey ve Parlemento’nun ortaklaşa kararlar aldığı olağan yasa usulü gibi bağlayıcı bir yöntem değildir. Topluluk hedeflerinin daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla ortaya konulan bu yöntem, Mart 2000 tarihindeki Lizbon Zirvesi’nde temel hatlarıyla ortaya konulmuştur. Burada belirtilmesi gerekir ki açık kooordinasyon yöntemi, klasik karar alma usüllerini sistem dışında bırakmamıştır.
Açık koordinasyon yöntemi, sosyal politikalar, istihdam stratejileri, ekonomik ve parasal birlik, sağlık, kültür, spor gibi alanlarda uygulanmaktadır. Yöntem, üye devletlerin yukarıda belirtilen alanlarda iş birliğini öngörmektedir. Klasik karar alma yönteminden farklı olarak üye devletler, gerçekleştirilecek hedefleri belirler ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi konusunda yapılacak çalışmaları ifade eder. Özellikle sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele, yöntemin oluşturulmasının temel amaçları arasında bulunmaktadır.
“Güçlendirilmiş iş birliği yöntemi” ise ilk olarak Amsterdam Antlaşması’nda yer almıştır. Söz konusu yöntem, Birlik’in hedeflerini ileri götürmek, çıkarlarını korumak ve bütünleşme sürecini güçlendirmek amacıyla oluşturulmuştur. Açık koordinasyon yöntemine paralel olarak, bu yöntem de Birlik’te kararların daha hızlı alınmasını sağlamaya yöneliktir. Amsterdam Antlaşması’nda güçlendirilmiş iş birliğine izin verilen konularda (dış politika ve savunma hariç) üye devletlere veto yetkisi verilmesine rağmen, Nice Antlaşması bu konuda birtakım düzenlemelere gitmiştir.
Buna göre, Bakanlar Konseyi’nde en az 8 devlet aralarında anlaşırlarsa, savunma ve dış politika konuları dışındaki alanlarda güçlendirilmiş iş birliği yöntemini kullanabileceklerdir. Bu iş birliği neticesinde alınacak kararların kapsamı, Nice Antlaşması’nda belirtilmiştir. Buna göre alınacak kararın; Birlik’in amaçlarına hizmet etmesi, Topluluk’un kurumsal yapısı içerisinde kalması ve işleyişini olumsuz yönde etkilememesi, her üye devletin katılımına açık olması ve Tek Pazar’ın işleyişine engel oluşturmaması gerekmektedir. Bu yöntem, Birlik’e üye devletlerin tamamının katılımını sağlamayı hedeflemektedir. Yöntemin uygulanması, Birlik’in tamamı tarafından kısa sürede alınamayacak kararların hızlı bir şekilde alınmasını sağlamıştır.