Rusya’nın ve Batı’nın bugünlerde içinde bulunduğu durum yakınlarda hararetle tartışılması beklenen bir başka konunun habercisi niteliğindedir. İkinci Dünya Savaşından beri çözülemeyen bir sorun olan Arktik Bölgedeki egemenlik sorunu komşu devletlerin isimleri anıldığında sorunun ne kadar büyük olduğunu gözler önüne sermektedir.
Arktik Bölge (yani Kuzey Kutup Dairesi içerisinde kalan bölge, TDK’de Arktik Kuşak olarak da geçer), Dünyada henüz açılmamış petrol yataklarının %13’ü gibi büyük bir kısmını barındırmaktadır. Aynı zamanda doğal gaz kaynaklarının da %30’u bu bölgede bulunmaktadır. Bölgenin önemini göz önüne alırken, bu iki istatistik, komşu devletlerin bölgede ne denli dikkatli olması gerektiğinin bir kanıtıdır. Nitekim Dünya üzerinde hukuki statüsü belli olmayan bir başka bölge de Arktik Bölgedir. Bölge buzullarla kaplı olduğundan buranın bir kara mı yoksa deniz mi olduğu tartışmaları süregelmiştir. Tarihe bakıldığında ise önce 1909’da Kanada, sonra 1924’de ABD, daha sonrada SSCB’nin hak iddiaları olmuştur. Soğuk Savaş döneminden sonra 21. Yüzyılın başlarında bölge askeri ve stratejik önemini korumuş, buzulların erimesi ve Rusların son dönemlerde bölgeye bayrak dikmesi ile tartışmalar hat safhaya ulaşmıştır.
Rusya bölgeden neredeyse doğal gaz ve petrolünün üçte ikisini karşılamaktadır ki bu Rusya için bölgenin ne denli önemli olduğunun göstergesidir. Bunun yanında, önümüzdeki yıllarda bölgede 4-7 derecelik bir sıcaklık artışından söz edilmesi ve oluşacak yeni alanlardan bahsedilmektedir. Antarktika bölgesiyle ilgili devletlerin 1959’da imzaladığı 1961’de yürürlüğe giren Antarktika Anlaşması ile her ne kadar barışçıl yollarla çözüm sağlama arayışlarına girilse de zaman içerisinde değişen koşullar anlaşmanın işlevinin yitme seviyesine gelmesine sebep olmuştur. Rusya’nın ise bu bölgeyi kara parçasının doğal bir uzantısı olarak görmesi sonucunda 2007’de bayrak dikmesi tartışmaların alevlenmesine neden olmuştur.
Bölgede hak iddiası olan ülkeler arasında Arktik Sekizlisi olarak da bilinen ABD, Norveç, Danimarka(Grönland) , Kanada, Rusya, Finlandiya, İsveç, İzlanda bulunmaktadır. Bunlardan sadece beşinin (ABD, Rusya, Grönland, Kanada, Norveç) doğrudan sınırı bulunmaktadır. Ancak bölgeye ilgisi olan ülkeler bunlarla sınırlı değildir. Aralarında Japonya, Güney Kore, Avrupa Birliği gibi siyasi aktörlerin bölgeye olan ilgilerini gerek söylem olarak gerekse davranışsal olarak ortaya koymaktadırlar. Bu durum bölgede gerilen iplerin ne zaman kopacağı ve bunların nasıl bir denge içerisinde sonuçlanacağı sorularını beraberinde getirmektedir.
Rusya’nın 2007’de Bayrak dikme olayı yakın tarihteki siyasi ve hukuksal gelişmelerin sonucudur. 1997’de Rusya tarafından kabul edilen Devletlerarası Deniz Hukuku ve ardından 2001 yılında Rusya’nın BM’ye kıta sahanlığının yaklaşık 200 deniz mili kadar büyütülmesi içini başvurması –ki bu neredeyse Arktik Bölgenin yarısı- sonucunda, Uluslararası toplumun bunu kınaması ile sonuçlansa da 2007’de buraya Rusya tarafından bayrak dikilmesini engellememiştir. Bu dönemden sonra Bölgedeki diğer ülkelerde kıta sahanlığı konusunda bu konuya cevap niteliğinde başvurular yapmışlardır.
Norveç açısından ise durum bambaşkadır. Arktik Bölge Norveç için diğer ülkelere göre çok daha önemlidir. Nüfusunun %10’u bu bölgede yaşamaktadır. Ancak Oslo ile Moskova arasındaki sorun hala devam etmektedir. Svalbard (Hidrokarbon üretimi için önemli) bölgesindeki Norveç için risk oluşturan Rus askerleri bu iki ülke arasında bir dizi hamleye neden olmuştur. Bunları en önemlisi olarak Norveç’in NATO’ya girmesi söylenebilir.
Sonuç olarak, Bölge’deki diğer ülkelerinde Arktik Bölge ile ilgili çeşitli stratejileri bulunmaktadır. Ancak önemli olanın ise 2003’de kabul edilmiş olan Devletlerarası Deniz Hukuku Sözleşmesi kuralları dâhilinde ne kadar süre daha devam edebileceğidir. Danimarka’nın hak iddiaları, ABD ile Kanada’nın iddiaları ve tüm bunların yanında Rusya’nın hak iddiasını ve “Bayrak Dikme” ile bunu gerçekleştirmesini de eklersek ortaya çıkan tabloda Ukrayna Krizinin bu tarz bir tartışmada “devede kulak” kalabilecektir. Bu denli hassas ve önemli bir konunun savaşlara neden olabileceği gibi günümüz politikasında daha çok politik manevralarla bu oyun kazanılmaya çalışılmaktadır. Bu yüzdendir ki yakın tarihte patlak vermesi öngörülen Arktik Bölge tartışmalarının provası niteliğinde Ukrayna Krizi, Osetya Krizi gibi krizler yaşanabilmektedir. Ancak bir de olayın çevresel faktörlerinin göz önüne alınması durumu bulunmaktadır. Bu durum insanoğlunun çevreye saygı konusunda “Buzullar neden eriyor?” sorusu yerine, “Eriyen buzulların açtığı yeni alanların kim tarafından değerlendirilecek?” sorusunun sorulması, bu bölgede hala realist siyasetin yapıldığının bir göstergesi niteliğindedir.
Kaynaklar:
Arktik Bölge İçin Çabalar adlı İngilizce Makale Arktik Bölge ile ilgili Türkçe Çalışma [box type=”note” align=”aligncenter” ]Who Owns the Arctic – Graphic – NYTimes.com