Haydar Aliyev dönemine gelene dek Azerbaycan ile kuruluşundan itibaren yürütülen tüm ilişkiler, maddiyatın ötesinde maneviyata önem verir şekilde ilerlemiştir. Ancak bu durum Haydar Aliyev’in iktidara gelmesiyle değişmiştir. O döneme kadar yürütülen kardeşçe ilişkilerin arka planında yatan ufak bir ayrıntı olan ve Türkiye’nin hayallerini süsleyen Azeri petrolleri, Haydar Aliyev’in iktidara gelmesiyle, ABD-İngiltere ve Rus şirketlerine akmaya başlamıştır. İşte Türkiye’nin Azerbaycan’daki darbe faaliyetleri de bu andan itibaren başlamıştır. Elçibey’e karşı yapılan darbe ile Azerbaycan’daki nüfuzunu kaybeden Türkiye, Azerbaycan’a karşı yeni bir politikayı devreye soktu. Bu politika ikili bir yana sahipti ama birbiriyle uyumlu olacak bir şekilde planlanmıştı. Bir yandan Türkiye, H. Aliyev yönetimi ile yakın ilişkiler kurmaya, bu ilişkileri sürdürmeye ve böylece orada kökleşmeye çalışıyordu. Bir yandan da oradaki Turancılar ile (bunlar Azerbaycan Halk Cephesi’nde örgütlenmişlerdi) H.Aliyev’e karşı darbe hazırlıyordu ve Azerbaycan’da politik durumu kendi lehine çevirmeye çalışıyordu.
Azerbaycan darbesini Çiller hükümetinin eline tutuşturan Genelkurmay’dı. Genelkurmay, bu dönemde bu tür politikaların planlandığı yerdi. Darbe planında Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay’a da büyük işler düşüyordu. Darbe planı bütün olasılıkları öngörmüştü. Darbenin yürütülmesinin operasyonelliğini hükümet yaparken, başarısızlığı anında Cumhurbaşkanı’na da bir rol biçilmişti. Buna göre darbenin başarısız olduğu politik kararı alındığı andan itibaren, Cumhurbaşkanı devreye girerek Haydar Aliyev’i uyaracak ve böylece devletin başı olarak “Türkiye’nin devlet olarak bu işin içinde olmadığı” belirtilerek, “ilişkilerin zarar görmemesi” sağlanacaktı.
Türkiye, H.Aliyev’e karşı, Ebulfez Elçibey’in etrafında bütün Azeri muhalifleri birleştirmeye çalışmıştır. Eski Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov; Elçibey’in devrilmesinde H.Aliyev ile birlikte hareket eden ve sonra araları açılan Suret Hüseynov; İçişleri Bakan Yardımcısı ve Omon Birlikleri komutanı Ruşen Cevadov, Elçibey’in etrafında ve Aliyev’e karşı birleştirilmeye çalışılmıştır. 1995 yılı darbe girişimi sırasında OMON taburunun bir kısmı ve Ruşen Cevadov dahil 400 kişi yaşamını yitirmiştir. Kısacası darbe girişimi başarısız olmuştur.
Sonuç olarak; 1995 tarihinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’i devirmeye yönelik darbeyi Tansu Çiller’in onayı ile dönemin Türk Cumhuriyetleri’nden sorumlu Devlet Bakanı A. Gökdemir, Emn. Gen. Md. Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken planlamış; ancak MİT’in olayı Süleyman Demirel’e bildirmesi ve Cumhurbaşkanı’nın da Aliyev’i haberdar etmesi ile darbe girişimi başarısızlığa uğramıştır. Yalım Eralp de bu dönemde Çiller’in danışmanlığını yapmıştır. MİT Müsteşarlığı, yürütmekte olduğu istihbarat çalışmaları sırasında, Haydar Aliyev’e suikast girişimi hazırlığı yapıldığını belirlemiş ve durum yetkili makamlar aracılığı ile Haydar Aliyev’e intikal ettirilerek suikast önlenmiştir. Böylece, hazırlığı yapılan darbe girişiminin önlenmesi de yine Türkiye tarafından yapılmıştır. Nitekim Azerbaycan gibi bir dostu kaybetmek bir yana düşman edinmek Türk dış politikası açısından hiç de akıllıca bir hamle olarak görülmemiştir.
Okuduğunuz yazı bir haber analizidir. Analizi yapılan haberler için lütfen kaynaklara göz atınız.
KAYNAKLAR
- http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/18126-mit-ciller-orgutu-gulen-iliskisi-arastirilsin.html
- http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=-6644
- http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=253972
- http://www.sendika.org/2010/03/azerbaycan-darbesi-ve-gazi-katliami-arasindaki-baglanti-uzerine-bir-devlet-sirrinin-ya-da-devlet-terorunun-anatomisi-kemal-erdem/