1991 yılında kurulan Orania şehrinin nüfusu yaklaşık 1.000 iken Orania, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde (GAC), içinde oturanların tamamının beyaz olduğu tek şehirdir. Söz konusu küçük şehir 8.000 hektarlık tarım arazisi üzerine kurulmuştur. Bu küçük şehirde yalnızca, kökeni Hollandalı, Fransız, Alman ve İskandinav olan ve “Afrikaner” olarak adlandırılan beyazlar oturmaktadır. Söz konusu şehirde, Flemenkçe’den türemiş olan Afrikaans dili konuşulmaktadır.
Orania’nın Kuruluşu
Şehrin kurucusu Carel Boshoff’tur ve kendisi apartheidin[1] mimarı olarak belirtilen Hendrik Verwoerd’in damadıdır.[2] 1994 yılında siyahların GAC’nin başına geçtiğinden dolayı, Verwoerd’in torunu, 1991 yılında şehrin kurulması sorusunu Afrikanerler için hassas bir soru olarak nitelendirmektedir. Verwoerd’in torunu, bu dönemde şehrin kurulmasını şu sözlerle açıklamaktadır: “Afrikanerler, bu dönemde yönetime yakınlardı. Bu nedenle de Siyahların Ekonomik Açıdan Güçlendirilmesi ve Pozitif Ayrımcılık gibi programlar onanmaya başlanınca, Afrikanerler kendi geleceklerini düşünmeye başladılar. Zaten böyle yapmamaları akılsızca olurdu.”
Böylece Orania, hem “güvenlik” amacıyla düşünülmüştü, hem de bu şehri kurarak Afrikanerler, Güney Afrika Cumhuriyeti’ni onca yıldır yönetmiş olduktan sonra, devlet yönetimini ele geçiren ve kendilerini sürgündeymiş gibi hissetmelerine neden olan siyahlara bir cevap vermek istiyorlardı.[3]
Günümüzde Orania
Günümüzde Orania’da oturan Afrikanerler, insanların onları yanlış anladıklarından yakınmaktalar. Onlar, kendilerini başkalarına anlatmak için “biz, siyahlara karşı değiliz, sadece kendi aramızdayız/biz bizeyiz” diyorlar. Buna rağmen, bir siyahın Orania’ya yerleşmesi bugün bile imkânsız. Orania’da oturmak isteyenler, çetin koşullar gerektiren bir Belediye Konseyi sürecinden geçmek zorundalar. Bu koşullardan en önemlisi de kişinin köklerinin Afrikaner olması. Oranialılar bu nedenle kültürlerine olabildiğince sahip çıkmaktalar. Şehrin yöneticileri ve diğer yandan kültürlerinin de koruyucuları, Orania’da “kahraman” olarak görülmekteler.
Orania’da apartheidin izleri kaybolmuş gibi, daha doğrusu apartheid sistemi sanki hiç var olmamış gibi. Orania’da oturan Afrikanerler’e göre, “tersine ırkçılık” söz konusu, yani aslında siyahlar Afrikanerler’i dışlamaktalar ve onlara iş dahi vermemekteler.
Belirtilmesi gereken bir diğer önemli ayrıntı ise Orania’nın kendine ait parasının olmasıdır. Güney Afrika randına sabitlenmiş olan bu paranın nedenini ise bir market sahibi Oranialı “eğer dışarıdan biri gelip bu parayı çalarsa, bu para hiçbir işine yaramaz, çünkü bu parayı kullanamaz” diyerek açıklamaktadır.
Orania’nın yetkililerinin belirttiğine göre şehir, yıllık yaklaşık %10 gibi büyük bir ekonomik büyüme oranına sahiptir.
Johannesburg’dan, aldığı bir iş teklifi üzerine, Orania’ya taşınan bir çift ise “çocuklarını dış dünyaya hazırladıklarını”, buna ek olarak, Orania’da üniversite dengi bir okul bulunmadığından ve bu nedenle de çocukları Orania dışında okuyacağından, “çocuklarının dış dünyanın tek ırk ve tek kültürden oluşmadığını öğrenmeleri ve bu farklılığa hazırlıklı olmaları gerektiğini” söylemekte.
Karşılıklı iletişim ve buna bağlı olarak da etkileşimin gittikçe artmakta olduğu günümüzde, Orania’nın kendi kültürünü ne kadar daha koruyabileceği ve ne gibi sorunlarla karşılaşabileceği zamanla görülecektir.
[1] Genel hatlarıyla apartheid, Afrikanerler tarafından GAC’ye yerleştirilmiş ve ırkçılık ayrımı üzerine kurulmuş bir sistemdir. Apartheid sisteminde önemli olan ayrım kıstası ten rengidir.
[2] Verwoerd, 1958- 1966 yılları arasında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Başbakanlık görevini üstlenmiştir.
[3] Hollandalılar, GAC’ye 1652 yılında gelmişlerdir. GAC yerlilerinin topraklarını ellerinden almışlar ve yerlileri tarlalarda işçi olarak çalıştırmışlardır.
Kaynak:
BBC BBC