1870 yılına gelindiğinde Prusya iyice güçlenmiştir. Ayrıca bu dönemde III. Napolyon ile Şansölye Bismarck’ın çekişmesi, olası bir Fransa-Prusya savaşının sinyallerini vermiştir. Sonuçta, 19 Temmuz 1870 tarihinde Fransa, Prusya’ya savaş ilan etmiştir. Ancak bu savaş ilanından çok kısa bir süre sonra, tam olarak 2 Eylül 1870 tarihinde Fransa, Prusya’ya Sedan Muharebesi’nde yenik düşmüştür ve böylece savaşı kaybetmiştir.
Sedan Muharebesi’ndeki yenilgisi üzerine İmparator III. Napolyon, on binlerce Fransız askeri ile birlikte, Prusya tarafından esir alınmıştır. Sedan Muharebesi biter bitmez Prusya, hızla Fransa topraklarında ilerleyerek Fransa’nın farklı yerlerini ilhaka başlamıştır. Prus güçlerinin başkente yaklaşması üzerine Adolphe Thiers başkanlığındaki geçici hükümet, kaçarak Bordo’ya (Bordeaux) yerleşmiştir. Bu esnada Prusya, bir yandan Paris’i kuşatırken bir yandan da Versay Sarayı’na girmiştir.[1] Sonuçta Prusya, Alman İmparatorluğu’nun kurulduğunu 18 Ocak 1871 tarihinde Versay Sarayı’nda ilan edilmiştir.
Bu ilandan bir gün sonra, 19 Ocak 1871 tarihinde Şansölye Bismarck, ateşkes antlaşmasının imzalanabilmesi için, hâlâ direnen Paris şehrinin teslim olmasını talep etmiştir ve Paris kısa bir süre sonra teslim olmuştur. 28 Şubat 1871 tarihine gelindiğinde bir ateşkes antlaşması taslağı oluşturulmuştur.[2] Bu taslak kapsamında Fransa, Alzas (Alsace) ve Loren (Lorraine) bölgelerini Almanya’ya vermeyi, ayrıca Almanya’ya savaş tazminatı olarak çok yüksek bir meblağ ödemeyi kabul etmiştir.
Fransız monarşisinin ve gücünün simgesi olan Versay Sarayı’nda Alman İmparatorluğu’nun kuruluşunun ilanı, Fransa için ağır koşullar içeren Frankfurt Antlaşması’nın taslağının Fransa tarafından kabul edilmesi ve yüklü bir savaş tazminatı, Fransa için çok büyük bir aşağılanma olmuştur. Bunlara ek olarak bir de 1 Mart 1871 tarihinde Alman ordusu, yaslı Paris halkının gözü önünde, Champs-Élysées’de zafer yürüyüşü yapmıştır.
Savaş esnasında yakınlarını kaybetmeleri ve savaştan sonra bu türden bir aşağılanmaya maruz kalmaları, Paris halkının moralini çok bozmuştur. Ayrıca geçici hükümet, savaşın yüklü tazminatını halka uyguladığı ağır vergiler ile ödemeye çalışmıştır. Bu da, savaştan yeni çıkmış Paris halkını daha da fakirleştirmeye başlamıştır. Sonuçta Paris halkı, geçici hükümete karşı gittikçe daha da öfkelenmiştir. Bu dönemde Paris halkı, Alman kuşatmasına karşı koyabilmek için birlikte hareket etme ve organize olma ruhu geliştirmiştir. Paris halkının elinde hâlâ tüfekler ve 200 ile 300 arasında top bulunmaktadır. Söz konusu toplar, Almanlar Paris’e girdiklerinde el koymasınlar diye Montmartre Tepesi’nde depolanmıştır.
Almanların çekilmesi üzerine Adolphe Thiers başkanlığındaki geçici hükümet Bordo’dan çıkıp Versay’a yerleşmiştir ve Adolphe Thiers, 18 Mart 1871 tarihinde söz konusu topların, depolanmış olduğu Montmartre Tepesi’nden alınması için Paris’e askerlerinin bir kısmını göndermiştir. Ancak Paris halkından çoğu kadın, çocuk ve yaşlı olan insanlar, topların kendilerinden alınmasına karşı çıkmışlardır ve böylece Paris’te küçük bir ayaklanma başlamıştır. Bu ayaklanma karşısında hükümetin gönderdiği askerler kısmen dağılmıştır ve askerlerin bazıları halkın safında yer almaya başlamıştır. Böylece ayaklanma büyümüştür ve söz konusu askerler arasından General Lecomte ile General Clément-Thomas, ayaklanan Paris halkı tarafından aynı gün öğleden sonra idam edilmişlerdir. Topların alınması emrini veren hükümetin yokluğunda Paris, tamamen halka kalmıştır. 26 Mart 1871 tarihinde Paris’te halk tarafından seçimler düzenlenmiştir ve bu seçimi aşırı sol parti kazanmıştır.
Halkın ayaklanması, 1789 Fransız Devrimi’ni hatırlattığından ve 1789 Devrimi esnasında Paris Belediyesi’ne “Komün (La Commune)” adı verildiğinden dolayı bu yeni Paris’e de Komün (veya Paris Komünü) adı verilmiştir ve Komün (Komün’ün hukuki varlığı), 29 Mart 1871 tarihinde ilan edilmiştir. Hükümetini halktan kişilerin oluşturduğu bu yeni idari bölgeyi işçiler, zanaatçılar, gazeteciler, hukukçular, tıp doktorları ve sanatçılar yönetmeye başlamıştır. Bu dönemde sağ ve aşırı sağ görüşlü pek çok zengin ve patron, Paris’i terk etmiştir.
Komüncüler (Les Communards veya Les Fédérés), üretim yapılan atölye ve fabrikalara el koyduktan sonra üretimi kendi ellerine almışlardır. Bu dönemde kiralar birkaç aylığına, adalet ise süresiz olarak ücretsiz yapılmıştır. Öğretmenlerin maaşı iki katına çıkartılmıştır. Okullar zorunlu hâle getirilmiştir, ücretsiz yapılmıştır ve laikleştirilmiştir. Kiliseler, kadın-erkek herkesin söz hakkı olan münazara merkezlerine dönüştürülmüştür.
Ancak, geçici hükümetin başkanı Adolphe Thiers bu başkaldırıyı bastırmak amacıyla ordusunu güçlendirmiştir. Ordunun, sayısı yüz bini aşan asker sayısına karşılık Komüncüler, birkaç on bin kişi ile Paris’i savunabilecek durumdadırlar. Henüz 2 Nisan 1871’de başlayan çatışmalar sonrasında Thiers’in ordusu, 21 Mayıs 1871 tarihinde Paris’e girmeyi başarmıştır. Komüncüler için felaket sonuçlar doğurmuş olan ve çatışmalar ile geçen 21 Mayıs-28 Mayıs 1871 tarihi arasındaki hafta, bu nedenle tarihe “Kanlı Hafta (La Semaine Sanglante)” olarak geçmiştir. Kanlı Hafta’da Komüncüler ellerindeki esirleri öldürmüşlerdir ve Paris’in pek çok sembolik binasını ateşe vermişlerdir. Geçici hükümet ordusu ise Komüncüler’i katletmiştir. En son çatışmalar Père-Lachaise Mezarlığı’nda yaşanmıştır[3] ve 28 Mayıs 1871 tarihinde Komüncüler kesin olarak yenilmişlerdir.
Paris Komünü, fiilî varlığını toplamda yaklaşık iki ay sürdürebilmiştir. Geçici hükümetin ordusu ile Komün arasındaki çatışmalar sonuncuda 10 bin ile 20 bin arasında Parisli hayatını kaybetmiştir, 40 binden fazla Parisli ise hapsedilmiştir veya Fransa’nın en uzak sömürgesi olan Yeni Kaldonya’ya sürülmüştür. Her ne kadar Komün, varlığını çok kısa bir süre sürdürebilmiş olsa da bu türden bir idari ve sosyal yapının var olmayı başarması, geçmişte ve bugün pek çok kişiye ilham ve umut kaynağı olmuştur ve olmaktadır.
[1] Versay Sarayı, Paris içerisinde değil Versay’da bulunmaktadır. Versay ile Paris arası uzaklık yaklaşık 20 ile 30 kilometre arasındadır.
[2] Bu taslak, 10 Mayıs 1871 tarihinde imzalanan Frankfurt Antlaşması’nın taslağıdır. Bu antlaşma, 1870-1871 Almanya-Fransa Savaşı’nı bitiren antlaşma olarak bilinmektedir.
[3] Bu mezarlıkta bir duvar önünde toplam 147 Komüncü, hükümet ordusu tarafından öldürülmüştür ve Père-Lachaise Mezarlığı’ndaki o duvar bugün “Komüncüler Duvarı (Le Mur des Fédérés)” olarak bilinmektedir.